Harvard’da akademisyen kıyımı: Faşizmin eli uzun
İsrail devlet faşizmi, tüm vakitlerin en büyük acısını, soykırım üzere büyük bir insanlık kabahatini işine geldiği üzere kullanıyor, malum. Filistinlilere yönelik kıyımı eleştirenlere basitçe antisemit, yahudi düşmanı yaftası takmaktan çekinmiyor. Hakikaten o denli olanlara lanet olsun elbette ancak artık kantarın topuzunu kaçırdı bu mevzuda hassas olduğunu ileri sürenler. Uzun vakittir hem de.
En son Harvard Üniversitesi, Orta Doğu Çalışmaları Merkezi’nin (CMES) Başkanlığını yürüten Cemal Kafadar ile yardımcısı Rosie Bsheer’in misyonlarına son verdi. Münasebet, tarih profesörü olan adıgeçenlerin Filistin/israil konusundaki tavırları, olağan ki “antisemit” olduğu iddiası.
Harvard Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Süreksiz Dekanı David M. Cutler kimi merkez üyelerine gönderdiği iletide Kafadar’ın yıl sonunda CMES yöneticiliğinden ayrılacağını duyurdu. Cutler, Kafadar’a CMES’teki çalışmaları için teşekkür ettikten sonra meslektaşlarından 16 Nisan’a kadar gelecekteki liderlik için potansiyel adaylar önermelerini istedi. Farklı olan yalnızca bir periyot dekanlık yapması beklenen Cutler’ın iletisinde Kafadar’ın ayrılışına ait bir neden belirtilmemesi, Bsheer’in isminin anılmaması.
Merkez’in başkanlığını 2024-2025 akademik yılı müsaadesini kullanan Kafadar’ın yerine Global Sıhhat profesörü Salmaan A. Keshavjee süreksiz olarak sürdürecek.
Harvard’ın işgüzarlığı Lider Trump’ın üniversiteleri gaye aldığı ana denk geliyor bu ortada. Üniversite Beyaz Saray’ın isteği doğrultusunda kontrol gerektiren programları kapatmaya ya da elden geçirmeye başlamıştı. Trump idaresinin 400 milyon dolarlık federal fon kesintisi yapacağını açıkladığı Columbia Üniversitesi de Beyaz Saray’ın okulun Orta Doğu çalışmaları programlarını daha yakın idari kontrol altına alma taleplerini kabul etmişti.
Ülkedeki siyonist lobi o kadar güçlü ki Harvard, antisemitizm tezleri ya da bağlı kuruluşların İsrail’e yönelik tenkitleri nedeniyle tenkitlere maruz kalan programlarla ortasına kamuoyu önünde uzaklık koymaya başladı. Örneğin Harvard Halk Sağlığı Okulu kısa bir müddet evvel Batı Şeria’daki Birzeit Üniversitesi ile olan araştırma iştirakini askıya aldı, kurumla bağlarını koparması istikametindeki taleplere boyun eğdi.
Kafadar için alınan karar aslında sürpriz de sayılmaz. Zira başında bulunduğu CMES, bir mezun kümesi olan Harvard Yahudi Mezunlar İttifakı’nın Mayıs ayında yayınladığı bir raporda, İsrail’i “dünyanın en büyük kötülükleri olan ırkçılığı, ayrımcılığı, soykırımı bünyesinde barındıran son sömürgeci yerleşimci güç” olarak şeytanlaştırmakla suçlandı. Güya suçlama haksızmış üzere.
Aynı raporda CMES, İsrail-Filistin çatışmasına başka bölgelere yahut hususlara kıyasla orantısız bir halde odaklanmakla da suçlanıyordu. Tüm bunlar birilerini “Yahudi düşmanı”, “antisemit” yapan şeyler Yahudi kümeleriyle Harvadrd’a nazaran.
Kafadar ile Bsheer fakültedeki vazifelerine devam edecekler fakat akademik özgürlükten ne kadar faydalanabilecekler, bu bilinmiyor. Zira hem Trump’ın hem Yahudi lobisinin tesirindeki Harvard Üniversitesi Kafadar ile Bsheer’e ait kararıyla artık “ifade özgürlüğüne sahip” bir kurum olmaktan çıkmış oldu.
Neden oldukları acılar hatırlatıldığında kendi acılarını öne sürenler oldukça kurnazlar. Acılarını vahşetlerine zırh yapacak kadar onursuzlar. Yaşanan tek acının kendilerininki olduğunu düşünüyor İsrail ile Yahudi lobisi.
Bunu söylemek kimseyi Yahudi düşmanı yapmaz.
