Galatasaray Rize’yi yendi ama nasıl yendi? Okan Buruk’a zor sorular

AZ Alkmaar faciasının yaraları şimdi tazeyken, Galatasaray’ın Üstün Lig’e nasıl bir dönüş yapacağı büyük bir soru işaretiydi.
Avrupa’daki hüsranın izleri silinmeden, sarı-kırmızılılar bu kez yerel arenada karakter sınavı verecekti. Üstelik, ezeli rakip Fenerbahçe’nin Kasımpaşa mahzurunu aşması, üzerlerindeki baskıyı daha da artırmıştı.
Bir yanda telafi isteği, başka yanda önümüzdeki hafta oynanacak derbinin gölgesi… Rizespor müsabakası, sırf üç puan değil, moral ve özgüven ismine da hayati bir eşikti.
Galatasaray bu eşiği kayıpsız geçti.
Çok zorlansa da, vasat bir futbol ortaya koysa da 2-1’lik skorla Rize’den üç puan çıkarmayı başardı.
İki yan orta ve Osimhen’in iki baş golü galibiyeti getirdi.
Galatasaray’ın bu iki golü 90 dakika boyunca Rize kalesini attığı 2 isabetli şutuydu. Onun dışında isabet yok.
Evet, bu maçı kazanmak, yalnızca haneye yazılacak puanlardan ibaret değildi; bu bilhassa Fenerbahçe derbisi öncesi yine ayağa kalkma sıkıntısıydı.
Galatasaray ayağa kalktı ancak sendeliyor.
Okan Buruk’un başından neler geçiyor bilinmez lakin iki dönemdir oturmuş dörtlü savunmayı bir anda üçlüye çevirmek, pişmiş aşa su katmaktan farksız bence. Üstelik, bu üçlünün bir modülünü şimdi grubu tanımayan yeni bir transferle oluşturmak akıl dışıydı, fakat oldu.
“Dere geçerken at değiştirilmez” denir. Dönemin en kritik periyodunda iki yıllık oturmuş bir sistemi değiştirmek gereksiz risk almak değil midir?
Sonuçta Galatasaray savunmada daha kırılgan hale gelmedi mi?
Kanatlar eski günleri aratmıyor mu?
Neyse Okan Buruk’un elbette bir bildiği vardır ve bunu vakit gösterir!
Bir de Belçika’nın orta seviye ekiplerinden Gent’te forma bulamayan Cuesta’ya neden gelir gelmez on birde misyon veriliyor? Galatasaray formasını giymek bu kadar kolay mı?
Bu Cuesta’nın kontratında “on birde oynama garantisi” mi var?
Birilerinin bunu açıklaması gerek.