Bahar Aksu’nun mezarı başında anneden yürekleri dağlayan feryat

İstanbul Şişli’de işe gitmek üzereyken eski eşi Rüstem Elibol ve üç erkek arkadaşı tarafından kaçırılmaya çalışılan Bahar Aksu, katledildi. Aksu, 2022’de boşandığı Elibol, tarafından tekraren tabancayla başından vuruldu.

Aksu’nun uzun müddettir kaygı ile yaşadığı öğrenildi. Elibol tarafından takip edilme korkusu ile bir yerden bir yere giderken bile çekindiğini kız kardeşi, “Rüstem hala içeride mi diye sordu. Ben yeni evlendim. Dehşetinden arkadaşlarını arayıp hani ben kardeşimin nikahı için geliyorum. Rüstem cezaevinde eminsiniz değil mi diye sormuş. Bayan kaçmak istedi ya. Bayanın hayalleri vardı ya. Beş farklı cürüm kaydı vardı. Daima tehdit ediyordu” kelamlarıyla anlattı.

Olay sonrası kaçmaya çalışan katil erkek ve işbirlikçileri yakalandı. Aksu’nun cenazesi Adli Tıp Kurumu’ndaki süreçlerin akabinde ailesi tarafından teslim alındı ve Edirne’ye götürüldü.

Cenaze, Eski Cami’ye getirildi. Taziyeleri annesi Gülçin Küçüktorun, üvey babası Yücel Altınbaş ve üvey kardeşi Berin Işık Altınbaş kabul etti.

Anne ve kardeşin ayakta durmakta zahmet çektiği görüldü. Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın da cenazeye katılarak aileye başsağlığı diledi. Kadınlar, cenaze namazında ön tarafta saf tuttu.

Çok sayıda bayanın katıldığı cenaze namazının akabinde Bahar Aksu, Yenişehir Mezarlığı’nda toprağa verildi. Merasime Aksu’nun biyolojik babası İbrahim Aksu da katıldı.

Gülçin Küçüktorun ve Berin Parıltı Altınbaş, mezar başında gözyaşlarına boğuldu. Anne Küçüktorun, kızını teselli ederken şu sözleri kullandı:

YÜREK DAĞLAYAN FERYAT

“Kızım artık ablan korkmayacak, o en inançlı yere gitti.”

Cenazenin akabinde açıklama yapan üvey baba Yücel Altınbaş, hislerini şu sözlerle ifade etti:

“Üzgünüm, bizim canımız yandı. Bu bize denk geldi. Bizden sonrakilere de denk gelecekti ya da gelecek. Geçmişteki mağdurların hepsine Allah rahmet eylesin. 1,5 yaşındayken Bahar, benim kucağıma aldığım, öz evladım olarak kabul ettiğim evladımdır. Münasebetiyle yasal sözdeki form beni şu etapta çok ilgilendirmiyor, canı yanan yeniden benim, yeniden anası, ailesi. Bu iş artık bu saatten sonra bu türlü yürümemeli. Neyi düşünmemiz gerekiyorsa, ne yapmamız gerekiyorsa artık herkes ben olarak düşünmeli. Zira yalnızca onun yahut senin başına gelmiyor. Bu saatten sonra kanımın son damlasına kadar uğraş edeceğim.”

Altınbaş, adalete olan itimadını lisana getirerek şunları söyledi:

“Bu uğurda Sayın Cumhurbaşkanımın kıymetli eşleri hanımefendinin ne kadar hassas olduğunu herkes söyler, herkes bilir. Bu olaya daha da çok sahip çıkacağını, bir caninin bu biçimde ortalıkta neden dolaştığını, herkese hesabını sorulacağından eminim, kuşkum yok. Adalete inancım her şeye karşın sonsuz. Bir devletin adaleti var, kanunları var, bir Allah’ın adaleti var.”

Altınbaş, Aksu’nun güçlü ve kendi ayakları üzerinde duran biri olduğunu vurguladı:

“Bahar kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, güçlü, kendine inanan, naif bir insandı. O denli şikayet etmek, sağdan soldan yardım dilenmek üzere bir huyu yoktu. Kendine nazaran çok pak bir dünyası vardı. Lakin ortaya çıkan imgeler herkese artık her şeyi tabir ediyor. Bu saatten sonra hiçbir makamda, hiçbir insan evladı geri adım atamaz. Kızımı dört kişi çete oluşturarak, kaçırmaya çalışıyor. Başaramayınca yanında, arabasından inerken daha elinde silahla birlikte yakalıyor. Orada ensesinden kahpece vuruyor. 3 kez tutukluk yapan silahıyla ısrarla 6 kurşunu kafatasına sıkıp paramparça ediyor. Bunun hiçbir hafifletici sebebi olamaz bu saatten sonra. Bu imajların, bu şahitliklerin sonucunda artık bu yoldan geri kimse dönemez. Bir Allah’ın kulu dönemez.”

Altınbaş, yargı sürecine odaklanacaklarını belirtti:

“Bu benim birinci ve son basın açıklaması halinde hislerimi söz etmeye çalıştığım bir şey. Bundan sonra avukatlarla herkes gereken bilgileri alacak. Aile olarak mevzu hakkında yargı süreci de başlayacağı için konuşmayacağız ancak bu demek değil ki ben konuşmayacağım ya da sen konuşmayacaksın. Arkadaşlar artık konuşacağız. Hamasetimizi toplayalım, kâfi. Bugün benim canım yandı, dün ben konuşmuyordum. Bugün konuşmak zorundayım ve bunu konuşuyorum. Yarın senin canın yanacak. Şayet bugün konuşmuyorsan, yarın sen de benim üzere ağlayacaksın.”

Altınbaş, basında yer alan birtakım argümanlara da reaksiyon gösterdi: