İmamoğlu Kılıçdaroğlu’nun nasıl değiştiğini anlattı: Dört duvar arasında içimi yaktı
CHP’de 30 Haziran’da görülecek Kayyum Davası öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ben kabul etmezsem, kayyum gelir” sözü ile muhtemel ‘mutlak butlan’ kararını kabul etmesi tartışmalara neden oldu.
CHP lideri Özgür Özel’in mutlak butlan kararını da kayyumu da kabul etmeyeceklerini açıklamasına karşın Kılıçdaroğlu’ndan gelen açıklama son olarak yalnızca 10 milletvekilinden takviye buldu.
Gözler mahkemeden gelecek karara çevrilmişken Halk TV müellifi İsmail Saymaz, davaya bahis olan CHP Kurultayı’nın divan başkanlığını yürüten Ekrem İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu ile yaptığı son görüşmeye dair ayrıntılarını İmamoğlu’nun kendisinden aldı.
İMAMOĞLU KILIÇDAROĞLU’NUN NASIL DEĞİŞTİĞİNİ ANLATTI
Saymaz’ın aktardığına nazaran; Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeden sonra kendisinden bu türlü bir açıklamanın gelmesini şaşkınlıkla karşıladı.
Son görüşmelerinde Kurultay Davası’ndan çıkacak mümkün kararlara ait ‘böyle konuşmadıklarını’ söz eden İmamoğlu, “Böyle bir konuşma ortamızda geçmedi ve bu türlü bir mutabakat ile ayrılmadık. Vicdan ve vefa duygusu bu sözleri kabul etmez. Dışarıda söylenenlerin tam zıddı konuşma ve kararla ayrıldık. ‘Kurultayımız temizdir’ dedi” sözleri ile Kılıçdaroğlu’nun değişimini anlattı.
“İkimiz birlikte yönettik süreci, son kurultayda ne vardı, pak bir kurultay yaşamadık mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu’nun “Tabii ki öyle” yanıtı verdiğini anlatan İmamoğlu, sorunu çözmek ve dur demek için Kılıçdaroğlu’nun Özgür Özel ile görüşmeyi ve birlikte hareket etmeyi kabul ettiğini söyledi.
Bu konuşmanın akabinde Kılıçdaroğlu’nun “Mahkeme kararını bekleyelim, ona göre Özgür Bey ile oturup konuşuruz” kelamlarının kendisini çok büyük hayal kırıklığına uğrattığını söyleyen İmamoğlu, “Kemal Bey’in bu tavrını kabul etmiyorum. Nokta.” sözleri ile halini net formda ortaya koydu.
“DÖRT DUVAR ORTASINDA İÇİMİ YAKTI”
İmamoğlu’nun o kelamlarının tamamı şu formda:
Böyle konuşmadık: Son görüşmemizde bu türlü konuşmadık. Bu türlü bir konuşma ortamızda geçmedi ve bu türlü bir muahede ile ayrılmadık. Vicdan ve vefa duygusu bu sözleri kabul etmez. Zira öbür şeyler konuştuk. 16 yıllık hizmetim üzerinden dertleştik. Kılıçdaroğlu liderliğindeki tüm süreçleri paylaştık, dışarıda söylenenlerin tam karşıtı konuşma ve kararla ayrıldık. ‘Kurultayımız temizdir’ dedi”
‘Kurultayımız temizdir’ dedi: Ben (Kılıçdaroğlu ile cezaevindeki yaptığımız) sohbette -ki bir buçuk saat sürdü- kendisine, “Genel Liderim bizim kurultaylarımız tertemiz değil midir?” diye sordum. “Öyledir” dedi.
“Son kurultayın genel başkanı siz, divan başkanı sizin davetinizle ben oldum” dedim. “İkimiz birlikte yönettik süreci, son kurultayda ne vardı, pak bir kurultay yaşamadık mı?” diye sordum. “Tabii ki öyle” dedi.
“O vakit bu sorunu sizin çözmeniz gerekir, bu makus insanlara dur demeniz ve yargı üzerinden partimize müdahaleye karşı durmanız gerekir” dedim. “Zaten görüntü çekmiştim” dedi. 2023 Kasım’da bu türlü bir görüntüsü olmuş! “Bu kâfi değil” dedim. “Ne yapabilirim?” diye sordu. “Genel Liderimiz Özel ile biraraya gelerek sohbet etmeli, güçlü bir telaffuzla kamuoyunun karşısına çıkıp ‘Kimse kurultaylarımıza kelam edemez, bizim kurultaylarımız tertemizdir’ demelisiniz. Adliyeye gitmeniz koşul olursa Özgür Beyefendiyle ardınıza 10 binlerce partilimizi alıp savcıya hak ettiği yanıtı vermelisiniz” dedim.
Bana “Tamam, buluşuruz” deyince “Özgür Bey mi sizi arasın, siz mi ararsınız” diye sordum. “Özgür Bey, beni arayabilir” deyince “Taziye kabulleri bitince Özgür Beyefendisi davet edip sizi aramasını rica edeceğim” dedim. Özgür Beyefendiyle görüştük, “Memnuniyetle ararım” dedi ve ayrıldık.
Hayal kırıklığına uğradım: İki genel liderin bir ortaya gelmeleri için Mansur Bey, Vahap Beyefendi ve Engin Bey’i aracı ederek, buluşmayı planlama çabalarıma cevaben, “Mahkeme kararını bekleyelim, ona göre Özgür Bey ile oturup konuşuruz” sözünün beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattığını, dört duvar ortasında içimi yaktığını söz etmek isterim.
Bahsi geçen kurultaydan evvel de sonra da kendisine tek söylediğim şuydu: “Onursal liderimiz, başımızın tacı olun.”
Bu sözleri söylerken, partimizin, muhalefetin, gençlerin ve topyekun muhalif fikrin kuşatıldığı bu ortamda Kemal Bey’in bu tavrını kabul etmiyorum, nokta.
